DUZGUN INSAN OLMA PUANI - Diop - Diop10 / Diop100
Düzgün bir insan olmanın işaretleri ve diop hesaplama kılavuzu:
Düzgün bir insan olmaya işaret eden kriterler aşağıda sıralanmakta.
Mutlaka kuyumcu terazisi gibi ölçüm mümkün değil ama mutlaka size ayna olacak
ve kendinizi geliştirme isteğiniz varsa, kazanımlarınız olabilecek. Baştan
söyleyelim, sakın üzülmeyin, kimse kusursuz değil. Ama siz kendi adına düzgün
insan olma yolunda ilerleme kaydetmek isterseniz, ortalamanın ne kadar üzerine
çıkabileceğiniz yine size bağlı.
Kısaca kendinizi test etmek isterseniz önünüze bir kağıt kalem alın ve
ilk 10 kriter için kendi olumlu yönünüze 100 üzerinden puan vermek için
hazırlanın. İlk 10 kriter için kağıda not aldığınız puanları toplayıp 10 ‘a
bölün ve çıkan sonuç sizin ‘kısa test’ için 100 üzerinden aldığınız puandır.
Uzun test için aynı işlemi 100 soru üzerinden yapmanız gerekiyor ve
dikkatlice 100 ayrı puan değerini toplayıp, sonuç için bu defa toplamı 100 ‘e
bölmek gerekiyor. Her on madde için ayrı toplama yapar ve çıkan 10 grup
sonucunu tekrar toplarsanız, toplama hatası olduğunda kontrol etmek sizin için
kolay olur. Çıkan sonuç ‘uzun test’ için sonuç olduğundan daha sağlıklı sonuç
olacaktır.
Her bir kriterdeki yeterlilik durumumuza 100 üzerinden puan verilmesi gerekiyor. Fakat kendimize torpil geçmek kesinlikle yok. Kendimizi kandırmaya çalışmanın bir anlamı da yok. Bu sebeple karşımızda duran 12 kişilik asık suratlı ve adil bir jüri heyetini hayal edeceğiz. Üyelerden biri düşük diğeri yüksek puan verebilecek ve bizi ilgili kriterde bu jüri heyetinin nasıl puanlayacağını kafamızda değerlendirip, kesinlikle jürinin ortalama puanının ne olabileceğini imgeleyerek, bu sonucu esas alacağız.
Unutmayalım, düşünce kalıplarımızı değiştirirsek, düzgün insan olma
konusunda yol alırız ve hatta kaderimiz dahi olumlu yönde değişir. Düzgün bir
kafa yine düzgün insanları ve kaderi çekecektir. Ve düşünce kalıplarımızı
işimize yarayacak şekilde değişmek düşüncelerimizi ve hayata bakış şeklimizi
değiştirmekle son derece mümkün.
Bu durumda 10 soruluk kısa test için ya da 100 soruluk tam test için
anlık puanımızla birlikte 40 gün sonrasına başaracağımızı öngördüğümüz hedef
puanı da ilgili kriterde yan yana yazabiliriz. Söz gelişi şu an kendimize 30
puan verdiğimiz bir kritere dikkat ederek, bu konudaki tutumumuzu 40 gün sonra
60 ‘a çıkarmak, çok ciddi bir başarıdır. İlgili kriter için not aldığımız
kağıda 30-60 diye not alırsak ve her kriterdeki tutumumuzu yeniden
değerlendirebilmek için gün be gün tüm kriterleri gözden geçirirsek, başarı
kaçınılmaz olacaktır. Hiçbir güç size kendi irade gücünüzden etkili değildir ve
ertelemeden hemen başlamak önemli. Size 100 soruluk tam test ile çalışmanızı
öneriyoruz. İnsanın yapabileceği en büyük yatırım kendine yapacağı yatırımdır
ve kendiniz için hemen şimdi bir karar alıp ciddi bir disiplin içinde işe
girişecek misiniz? İradenizin gücüne inanın.
Düzgün insan olma puanı ve hedefi, test kısaltmaları ise şöyle:
Diop10 - Düzgün insan olma puanı, 10 soru için
Dioh10 - Düzgün insan olma hedefi, 10 soru için
Diop100 - Düzgün insan olma puanı, 100 soru için
Dioh100 - Düzgün insan olma hedefi, 100 soru için
* Düzgün İnsan Olma Puanı - Diop10 Kriterleri *
1.) Vefalı olmak: Gel geç
anlayışlı ve umursamaz tavırlı bir insan mı güvenilirdir, yoksa sağlam karakterli olması nedeniyle
yıllar sonra bile yerinde duran ve yeri geldiğinde, bir işi düşmediği halde dahi sizi arayıp soran ya da
görüşen mi? Peki siz vefalı mısınız?
2.) Paylaşımcı olmak: Farklı
kriterlere göre düşünülmeli. Bir ilişkide iki kişilik düşünmek de bu konuya
dahil, bilgimizi paylaşmak da. Hatta bir tanıdığımız sorduğunda bir bilgiyi
vermeden önce neden sorulduğu şeklinde detaylı bilgi isteyip, sonra o bilgiyi
geçiştirir tarzda davranmak, hiç de paylaşımcı olmadığımızın göstergesi. Ya da
soran biz olup, bilgiyi ayrıntılarıyla alıp sonra, biz aynı özenle açıklama
yapmıyorsak yine paylaşımcı olamadığımıza işaret eder.
3.) Manipülasyon yapmama: Kendi
isteğimizin gerçekleşmesi ya da durumun lehimize dönmesine etki edecek şekilde
taktiksel davranış tarzı izlememek ve/veya kontrolü ele alarak kendimize hizmet
edecek yönlendirmeyi yapma çabasından uzak durmak.
4.) Sağlam karakterli olmak:
Görünenin dışında art niyetli olmak veya karşı tarafa verilen ya da ima edilen bir beklenti
olup, belli bir çıkar elde ettikten sonra umursamaz davranmak doğru bir tutum
değildir. Aldatmacalı işlerden ve güven zedeleyici davranışlardan uzak
durmalıyız. Bir örnek vermek gerekirse, birlikte gittiğimiz bir yerde öncelik
yanımızdaki kişide ya da kişilerde olmalıdır. Gel git tavırlı olmak da düzgün
bir tutum değildir.
5.) “Bu yaptığım doğru mu?” diye
sorgulamak: Sezgilerimiz, aklımız,
kalbimiz ve vicdanımız ve bize çoğu kez doğruyu söyler. Ve sorgulamada olup,
doğruları seçme alışkanlığındaysak, epeyce olmuşuzdur. Sadece ‘doğru’ olduğunu
hissettiğimiz ve genel kabul görecek şekilde mi davranıyoruz?
6.) Değer taşımasını bilmek:
Değer gördüğünü fark ettiği zaman kendini ağıra çekme ve büyüklenme eğiliminde
olmayan insan gerçekten o değeri hak ediyor ve taşıyabiliyor demektir. Kral ya
da kraliçe muamelesi gördüğünde dahi onu taşıma olgunluğuna sahipsek gerçekten
ruhen o seviyedeyizdir demektir.
8.) Güvenilir olmak: Hali, tavrı,
duruşu, mimikleri, beden dili düzgün ve sözünün takipçisi olmak. Gönül işinde
sadakat ve borcunu zamanında ödeme konusunda hassasiyet.
9.) Yardımsever olmak:
Yardımsever olmak her zaman iyi bir insan olma işareti olmuştur. Karşılıksız
olması ve borçlu hissettirme ya da kişiyi
kendine bağlama amaçlı olmaması ya da ego ile yapılmaması önemlidir.
Yardımın gerçekten gereksinimi olana yapılması da önemlidir. Duygu sömürüsü ile
yardım istemeyi alışkanlık edinenlere yardım etmiyor olmak yardımseverliği
zedelemez.
10.) Samimiyet: İçtenlik. Açık
kalplilik ve açık sözlülük. Gerçekten içimizden geçen durumu yansıtmak. Arka
planda gizlenen başka bir düşünce ya da amaç olmaması durumu ve yakınlığına
güvenilme hali.
12.) İyi niyetli olmak: Art niyet
olmadan ve masumane saf yüreklilikle eylemde bulunmak önemlidir. Genelde iyi
niyetli miyiz?
13.) İyi niyeti kötüye
kullanmamak: Başkalarını saf yerine koyarak, iyi niyetini suistimal eder
durumda olmak ve kandırmaca içeren işler yapmak kabul edilemez bir tutumdur.
Siz ne kadar uzak durabiliyorsunuz?
14.) İnce düşünceli tutum: Diğer
insanları düşünerek davranmaktan, doğaya saygılı ve çevreyi korumaya kadar
geniş bir skalayı kapsar. Başka insanları ya da tanıdıklarımızın iyiliğini ve
faydasını düşünerek hareket etme eğilimimiz ne durumda? Tabii sürekli tek
taraflı olarak karşı tarafın egosuna hizmet etmeyi kastetmiyoruz.
15.) Fazladan verebilme eğilimi:
Gerek maneviyatta, gerek anlaşmalı işlerde, kendimizden bir parça daha fazla
vermek ya da beklentinin biraz üzerinde vermek anlayışı hakim olsa, tüm dünya
cennete dönmez miydi? Biz ne kadar yapabiliyoruz?
16.) Kontrolü ele alma konusunda
ölçü: Kimi durumda öyle gerektiği için kontrolü ele alması gereken kişi
herkesin kabul edebileceği şekilde bellidir. Ancak taktiksel ustalıklarla veya
egosal olarak farkında bile olmadan –izinsiz olarak- kontrolü ele aldığımız
çokça oluyor mu, kafamızda bir değerlendirelim.
17.) Araştırmacı olmak: Her konuda
ya da ilgimizi çeken konularda araştırmacı olmak bizim gelişimimize katkıda
bulunan bir huy özelliğidir.
18.) Dürüstlük: Karşımızdakilerden
dürüst olmasını bekliyoruz ve şimdi şapkamızı önümüze koyup kafamızda bir
değerlendirelim. Biz ne kadar dürüstüz? Bu soruları yanıtlarken bile.
19.) Açık sözlülük: Düşüncelerini
kendine saklayıp, kapalı kutu gibi duran birine göre düşününce, aklından
geçenleri yansıtma konusunda, olabildiğince şeffaf tutum izleyen birini çok
daha iyi anlarız.
20.) Arkadan iş çevirmeme:
Tanıdığınız hatta yakın hissettiğiniz kimsenin sizden habersizce bir işler
karıştırıp, bilgi vermekten kaçınması ve gizlemesi hiç de hoşunuza gitmezdi
sanırım. Peki siz böyle şeyler yapmaktan kaçınıyor musunuz?
21.) Dedikodudan çekinmemek:
Hayatta doğru bir duruşu olan ve düzgün davranmayı ilke edinmiş birinin
dedikodudan ne korkusu olur ki? Hayatınızın ne kadarı dedikodusu yapılmaya
müsait?
22.) Selam alıp vermek: Gelen
kişinin girdiği ortamda selam vermesi genel geçer adettir. Selam vermek yerine
göre uygun sözcüklerle ya da tek bir
kişiyle göz göze gelindiğinde bir tebessüm veya baş hareketiyle dahi olabilir.
Önemli olan iyi niyettir.
23.) Ağzından çıkan sözlere dikkat
etmek: Efendice ya da cici bici hanımefendi şekilde konuşan birinin daha en
baştan kafamızda ne kadar düzgün göründüğünü kafanızda bir
canlandırabilirsiniz.
24.) Geri dönüşleri aksatmama:
İlişkilerde ve iletişimlerde –en son top kimde kaldı- düşüncesi bize yol
gösterici olabilir. Ancak biz yerine göre daha özverili olabilmeliyiz. Uygun
zamanda iletişim kurma çabasını göstermeliyiz. Geri dönüşler anlayanlar için,
ciddi bir düzgün duruş göstergesidir.
25.) Kendi adına düzgün tutum
sergileme: Başkaları ile iletişimizde hatalı davranışları ile karşılaşabiliriz
ya da kendilerini geliştiremedikleri için eksiklikleri bulunabilir. Ciddi
olumsuzluklarla da karşılaşabiliriz. Ama biz kendi adımıza tutumumuzu en baştan
en sona öyle düzgün tutabiliriz ki, dağlar bize selam durur. Hadi bunu
yapamasak, karşımızdakinden daha düzgün duramayıp, aynı kefede tartılmayı mı
kabul etmiş olacağız?
26.) Sağlığına dikkat etmek:
Sağlığı yerinde olanlar ne kadar büyük bir değere sahip olduklarını çoğu kez
akıllarına dahi getirmiyorlar. Sağlığımıza ne kadar dikkat ediyoruz?
7.) Beslenmeye dikkat etmek:
Doğal ürünlere tanrının ya da doğanın sihirli değneği dokunmuşçasına çok azı
dahi bedenimize gerekli enerjiyi sağlar. Organik ürünler ne kadar işlenir ve
rafine edilirse, o kadar yapay olur ve bizi sağlıklı beslenmeden uzaklaştırır.
İçtiğimiz sudan başlayarak, doğallığa dikkat etmeliyiz.
28.) Çıkarcı olmamak: Elbette bir
çok gereksinimimiz var ama selam sabahımız dahi ticari selam mı? İnsanların
maddiyatına, görünümüne ve onlardan muhtelif menfaatlerimiz beklentisi üzerine
mi selam alıp veriyoruz? Başkalarıyla iletişim isteğimiz beklentimiz olmasına
mı bağlı?
29.) Ufku açık olma: Çoğu kimsenin
olmaz ya da mümkün değil dediği ya da kabul edilemez gördüğü konuların
olabilirliğini düşünüp, kabul gösterebilmek aynı zamanda bilincin
gelişkinliğine işaret eder.
30.) Kandırmaca yapmama: Çok
farklı şekillerde kandırmaca yapılabilir. Bu sebeple geniş anlamda ve aklımıza
gelen bir çok örneğe göre düşünmek gerek.
31.) Kendine yapılmasını
istemediğini başkasına yapmama: Düşündürücü.
32.) Dengeli tutum: Halimiz,
tavrımız, söylediklerimiz ve yaptıklarımız karşımızdaki insanlara dengeli
davrandığımız izlenimini veriyor mu?
33.) Tutarlı olma:
Söylediklerimizle yaptıklarımızın birbirine uygun olması ve genel tutumumuzun
birbiriyle çelişecek durum sergilememesi.
34.) Mantıklı olma: Doğru ile
yanlış arasındaki ayırımı sağlıklı yaparak akıl yürütme disiplinine sahip
olmak.
35.) Sevecen olma: İnsanları,
hayvanları ve doğadaki her şeyi seven ve şefkatli kişilik özelliğinde olmak.
36.) Kötü alışkanlıkları olmamak: Tütün ürünleri, alkol, kumar, gece hayatı, uyuşturucu ve zararlı olan herhangi bir bağımlılığı olmamak. Arkadaş seçiminde de dikkatli olmak.
37.) Özgüveni dengede olmak:
Kararında özgüven olumlu olup, düşük ya da hak edilmemiş yüksek özgüven de iyi
değildir.
38.) Megaloman olmamak: Abartılı
şekilde kendini büyük ve üstün görme hali.
39.) Yalan söylememek: Doğru
olmayan, gerçeğe uymayan şeyler söylememek.
40.) Azim: Gerçekleşmesini
istediğimiz işte çıkan engelleri yenme
kararlılığıdır. O engeller aşılmak için varlar.
41.) Sabır: Olumsuzlukların
geçmesini ya da olacak şeyi bekleme erdemidir.
42.) Sebat: Kararlarından dönmemek
ve sonuna kadar sürdürmek bizi başarıya götürür. Başarı çoğu zaman yıldığımız
yerin bir adım ötesindedir. Başkalarının size inanması önemli değil, siz
kendinize inanıyor musunuz?
43.) Kendin olmak: İlişkilerimizde
ve iletişimlerimizde rol yapar durumda olmamalı ve yapay davranış tarzı
sergilememeliyiz.
44.) Politik davranmamak: İşimize
gelecek şekilde politik tutum sergilemek
ve bu şekilde bir kandırmaca içinde bulunmak Kastedilmektedir. Bir topluluk
veya grup ya da kitleyi temsil etme hali içinde bulunmak farklı bir durumdur.
45.) İyi ahlak: Toplum içinde
uyulması gereken kurallar ve davranış biçimlerine paralel huyları benimsemiş
olmak önemlidir.
46.) Yapılan işin hakkını vermek:
Yaptığı işe özen göstererek yapan biriyle, baştan savma iş yapan birinin elde
edeceği sonuç mutlaka farklı olur.
47.) Kalite anlayışı: Hizmette ve
insan tutumlarında kaliteye önem vermek, insan değerini de yükselten ve
toplumun bilinçsel gelişimine katkı sağlayan bir faktördür.
48.) Kendiliğindencilik: Yapılması
gerekeni kendiliğinden yapmak, başkalarına yapılacak açıklamaları, konu sıkışıp
da oraya gelmeden, kendiliğinden yapmak önemli bir meziyettir.
49.) Önümüze bakmak: Hatalar
yapılmış, olumsuzluklar yaşanmış olabilir. “Şimdi doğru olarak ne yapabilirim”
diye düşünüp, derhal bundan sonrası için en doğru olanları yapmaya yönelmeli.
50.) İnatçı olmamak: Gereksiz kör
inat doğru değildir. Mantıklı olmayan konuda inat etmemeliyiz. Azimli olmakla
ya da haklı olduğu tartışmasız bir durumu savunmakla karıştırmamak gerekir.
51.) Konu odaklı yanıt vermek: Bir
konuyu geçiştirmek amacıyla, konuyu başka bir yere taşıyan yanıt vermek ya da
bir başka ayrıntıyı ortaya koyarak o konunun bütününden haklı çıkmaya çalışmak
doğru bir tutum değildir.
52.) İnsanları harcamamak:
İnsanları çıkarlarımız doğrultusunda kullanmamalı ve sorun yaşadığımız
insanları gözden çıkarmamalıyız. “En baştan en sona ben doğru davranmalıyım”
düşünce kalıbını benimsemeliyiz.
53.) Kin tutmamak: Bize hatalı
davranış sergilemiş olanları aklımıza not edip zamanı gelince intikam alma
düşüncesi yapıcı bir tutum değildir. “Ben kendi adıma doğru davranmalıyım”
düşünce kalıbını benimseyip, düzeltebiliriz.
54.) Affetmek: Geçmişte bize ciddi
olumsuzluk yaşatanları affedebilmek, bizim sırtımızda taşıdığımız yüklerden
kurtulmamızı sağlar. Her hafta düzenli olarak belli bir süre bu kişileri
sevdiğimize ve affettiğimize dair kendimizi telkin çalışması yapmak başta bize
zor gelse de zamanla sonuç sağlayıp, ruhumuzu özgür kılar.
55.) Kendinle barışık olmak:
Kendini seven ve kendi iç sesiyle mücadelesi olmayan biri olmak anlamına gelir.
56.) Minnet duygusuna sahip olmak:
Başkalarının bize yardım etmesi halinde ne derece minnet duyuyoruz?
57.) Şükretmek: Elimizde olanlara
odaklanmalı ve sahip olduklarımızın kıymetini bilerek, şükretmeliyiz. Bu aynı
zamanda mutlu olmamızı da sağlayacaktır.
58.) Kabul göstermek: Büyük ya da
küçük olumsuzluklar yaşayabiliriz. Varoluş içinde olan hiçbir şeye ya da insana
dair olan hiçbir şeye şaşırmamalıyız.
59.) Esneklik: Bizden farklı tutum
sergileyenler ve beklentilerimize uymayanlara karşı yeterince esnek olmalıyız.
60.) İlk adımı atabilmek: Pozitif
tutum sayılabilecek her konuda ilk adımı biz atabilir durumda olmalıyız.
61.) Saygınlık: Haksızlık
yapmamalı, kandırmaca içeren işlerden uzak durmalı, olumsuzluklar yaratmamalı ve
kötülük yapmamalıyız. Saygınlık zor kazanılan ve çabuk kaybedilen, yüksek bir
değerdir.
62.) Tolere edebilmek: İnsanlar
kimi zaman düşüncesiz veya hatalı ya da farklı bir ruh hali içindelerken,
hoşumuza gitmeyen bir şekilde davranabilirler. Bu durumlara makul ölçüler
içinde tolerans gösterebilmeliyiz.
63.) Yapıcı olmak: Yaşanan
olumsuzluklarda kendi adımıza olabildiğince yapıcı davranmalıyız. Bunun süreklilik
kazanarak kötüye kullanılması halinde uygun dille karşımızdaki kişide
farkındalık yaratabiliriz ve anlatımımızda da yapıcı olmalıyız.
64.) Fikir özgürlüğüne saygı:
Fikir özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne saygı ile farklı görüşlere saygı da
gelişmişlik belirtisidir. Ancak negatif ve zararlı fikirlere saygı talep
edilmesi doğru değildir.
65.) İnançlara saygı: İnsanların
inançlarına saygı duymalı ve inançlara göre kategorize etmemeliyiz.
66.) Kişisel haklara saygı: Tanımı
çok geniştir. Başkasının özel alanına izinsiz girmek, haberleşme özgürlüğüne
müdahale etmekten, yasalarla belirlenmiş bir çok haklarına kadar uzanır.
67.) Özgür iradeye saygı:
Başkalarının özgür iradeleri ile yaptıkları seçimlerine ve kararlarına saygılı
olmak çok önemli bir kriterdir. Bu konuda baskı yapmak hiç doğru değildir.
68.) İçi Dışı bir olmak:
Gerçekleri saklamamak da buna dahildir. Her iletişim aynı zamanda bir satıştır.
Söylenmemesi gerekenleri düşünüp tartar pozisyonda olup, kimi gerçekleri
saklamak bizi iyi niyetli olmayan bir esnaf konumuna sokacağı için, terk
edilmesi gereken bir tutumdur.
69.) Olaylara esprili bakabilme
yetisi: Hayatta bizi olumsuz etkileyecek her şeyi ‘kozmik bir şaka’ gibi görüp,
hatta kafamızda karikatürize ederek esprili veya ironi ile bakabilme yetisi
bize çok fayda sağlar.
70.) Empati kurabilme: Kendimizi
karımızdakinin yerine koyarak düşünür ve anlayabilirsek, bu anlayışımızla
birlikte doğru çözümü daha kolay üretebiliriz. Ancak duygu sömürüsü yapma
eğiliminde olanlara ve ayak dayayanlara da dikkat etmeliyiz.
71.) Kişisel algılamamak: Her şey
bizim etrafımızda dönüyor gibi düşünmemeli ve alıngan da olmamalıyız. Bu durum
bir nevi bizim hayat sınavımız. Biz her şeye rağmen kendi tutumumuzu doğru
tutabiliyor muyuz?
72.) Mütevazılık: Alçak gönüllü
olmak ve kibirli olmamayı içerir. Ancak bunda bir denge de önemlidir. Ego
içermeyen ve bu yönde farkındalıklı bir durum mütevazı olmamak demek değildir.
Nitekim mütevazılığın fazlasının da kibirden kaynaklandığı bir durum söz konusu
olabilir. Kendimize yontmadan kendimizi değerlendirebilmeliyiz.
73.) Hoşgörülü olma: Hoşgörüsüz
olanlara hoşgörülü müyüz? Talep ettiğimizden çok kendimiz hoşgörülü ve
anlayışlı olabiliyor muyuz? Yoksa hep anlayışı ve hoşgörüyü karşıdan bekleme
eğilimimiz mi var?
74.) Egoist olmamak: Kibirli
olmaktan kaçınma ve kişisel egoları dengeleme isteğimiz var mı? Yeri geldiğinde
benden önce başkaları diyebiliyor muyuz? Derin bir sorgulamaya girdiğimiz
zamanlar olup, çıkarcı ve kontrolcü olduğumuz durumlarımızı aklımıza getiriyor
muyuz?
75.) Yalandan kaçınmak: Maalesef
en masum olanlarımız bile bunu yapabiliyor. Bu tutumumuzu olabildiğince hızlı
şekilde değiştirmeye yönelmeliyiz.
76.) Bahane üretmemek: Hatalı ya
da haksız olduğumuz durumlarda hemen bir bahaneye sarılmak ve bu şekilde
açıklamalara sığınmak doğru bir tutum değil.
77.) Birleştirici olmak:
Ayırımcılıktan uzak durmalıyız. Birlikten kuvvet doğar sözünü hepimiz
biliyoruz. Bizi manevi olarak da yükseltecek pozitif tutum budur.
78.) Doğru düşünce kalıplarını benimseme
eğilimi: Düşünce kalıplarımız kaderimize de yön veriyor. Mesela “ben şanssızım”
şeklinde inanan birinin bu gerçekliği yaşaması kaçınılmaz. Bunun yerine “artık
şans benden yana ve şansım gitgide artıyor” ve buna alışınca “çok şanslıyım,
hızla da şansım artıyor.” Düşünce kalıplarını bir kağıda yazarak sürekli
kendine telkin eden ve inancını bu telkinler sonucu belli bir sürede değiştiren
kişinin gelecekteki kaderi gerçekten de bu yönde değişecektir. Deneyip de
başaramayan yok. Bütün olumsuz düşünce kalıplarınızı belirleyip, bir kağıda en
olumlu sözcükleri kullanarak yazın ve başlayın.
79.) Özü sözü bir olmak:
Söylediklerimiz ile sergilediğimiz tutum uyumlu mu? Herkes doğru olanı
savunuyor ama kendi yaptıklarına dikkat eden çok az. İşte düzgün insan olmak
zaten, ne dediğimizden çok ne tutum sergilediğimizle ve davranışlarımızla
ilgili bir olgu.
80.) Dik duruşlu olmak: Doğru
bilinenden şaşmamak, çeşitli menfaatler uğruna yanlış işlere girmemek ve onay
vermemeyi kapsayan tutum içinde olmak dik duruşlu olabilmemizi sağlar.
81.) Hükmetmemek: Başkalarını
kontrol etmek amaçlı tutumlar sergilemek, kendine hizmet ettirir konuma
getirmek, doğru bir tutum değildir. Yardımcı olmak veya iş konusunda üstü
konumda olmakla, kişiyi her türlü kendine bağlamak arasındaki ince çizgiyi
aşmamak önemli.
82.) Yargılamamak: Herkesin
kendine göre farklı bir hayat deneyimi var. Aynı şartlardan geçmiş olsaydık kim
bilir biz neler yapardık. Önce kendimiz ne durumdayız ona bir bakalım.
Yargılamak doğru tutum değildir. Biz kendimizi yeterince düzeltmiş olsak, zaten
yargılayıcı bir tutum sergilemeyecek olgunluk seviyesinde olurduk. Ancak eğer o
olgunluğa ulaşmışsak, yargısızca tespit yapmak bundan farklı bir durum. Ama
kendimize dürüst olalım.
83.) Uyumluluk: Her an muhalif olan
bir tutumumuz varsa, bunu değiştirmeye çalışmalıyız. Uyumlu davranır, empati
kurar ve anlayışla yaklaşarak kendi görüşümüzü yeterince ılımlı olarak sunarsak
ve direkt zıtlaşmazsak daha iyi sonuçlar alırız.
84.) Hakkaniyete saygı: Haklı
olana hakkının verilmesi taraftarı olmalıyız. İlle de büyük bir mücadele vermek
zorunda değiliz ama ‘bana dokunmaya yılan bin yaşasın’ anlayışı da hiç doğru
değil.
85.) Karşılıklılık ilkesine saygı:
Dünya ister istemez karşılıklılık üzerine dönüyor. Bu durum sadece maddi değil
ve manevi anlam da içeriyor. Karşı tarafın beklentisine uygun ve hatta bir
miktar fazladan karşılık vermek doğru bir tutumdur. Bu bazen maddi bir karşılık
ve kimi zaman minik bir tebessüm veya teşekkür de olabilir.
86.) Espriden ve ironiden anlama:
Her insanın espri anlayışı farklı olduğu gibi toplumlara ve kültürlere göre de
değişkendir. Ve herkes her an son derece tutarlı ve ciddi davranmayabilir. Kimi
zaman ironi içeren bir cümle kuranlar olabilir ve aslında bunlar biraz da zeka
göstergesidir.
87.) Esnek olmak: Katı tutumlu
olmamak ve gerektiğinde esnek davranabilmek önemlidir. Ancak faydalı ve iyi
ahlaklı prensiplerimizi kastetmiyoruz mutlaka.
88.) Öğrenmeye açık olmak: Mutlaka
herkesin ilgi alanları değişiktir ve ama ilgi alanlarımız dahilinde ve bize
fayda sağlayıp, olumlu yönde geliştirecek konularda öğrenmeye açık olmak önemli
bir özelliktir.
89.) Yeniliklere açık olmak:
Değişime açık olmak günümüzün gereğidir. Günümüzde 10 yıl sonrasında nelerin
değişeceğini ve yeni neler göreceğimizi şimdiden tahmin edebilmek dahi mümkün
değil. Tabii ki olumlu ve ahlaki yenilikleri kastediyoruz.
90.) Değişikliklere çabuk ayak
uydurabilmek: Değişime en hızlı adapte olanlar en başarılı ve en uzun ömürlü
olanlardır. Biliyoruz ki, neslini en uzun devam ettiren canlı türleri de
değişime en hızlı ayak uydurabilenler olmuştur. Tabii ki etik olanlar.
91.) Batıl inançlardan uzak olmak:
Ana fikir kör inançlardan ve bizim zararımıza çalışan inançlardan uzak
durmaktır. Gereksiz takıntılar da buna dahildir. Bilimi tek gerçeklik kabul
etmek de buna dahildir. Yumurta kolesterol yaptığı gerekçesiyle bilim
tarafından tukaka ilan edilmişti ve yakın tarihte yine aklandı hatırladınız mı?
92.) Sabit fikirli olmamak: Bir
konuda hemen peşin hükümlü ya da değişmez yargıda olmak, hataya düşüldüğünde
gerçekliğe ve doğruya yönelmekte yolumuzu kapatır. Hataya saplanıp kalmamak
için, hiçbir zaman kesinlerimiz olmamalı ve milyonda bir bile olsa yanılma payı
bırakmalıyız. Gözümüzle gördüğümüze dahi.
93.) Pozitif bakış açısı:
Başaracağına inanma tutumunda olmak önemlidir. Aklınızda bir canlandırın her
şeye olumlu yönden bakan ve her şeyi başarabileceğine inanan insanların nasıl
bir çekim yarattıklarını ve ışık saçtıklarını.
94.) Karar verebilme: Harekete
geçebilmek için karar vermeli ve ertelememeliyiz. İnisiyatif kullanmak ve karar
vermek konusunda kendimizi dengelemeliyiz. Yanlış karar dahi eylemsizlikten
daha iyidir ve gelişimimize katkı sağlar.
95.) Güçlü irade: İrademizi
kullanmayı öğrenmek öyle büyük bir güçtür ki, ‘dağları yerinden oynatmak’
deyimi dahi hafif kalır.
96.) Kafayı değiştirme isteği:
Kimse kusursuz değildir ama insan bir kez istemeye görsün. Bizim önümüze set
çekip, önümüzü tıkayan düşünce ve inanç kalıplarının yerine doğru ve olumlu
olanları koyar ve benimsersek, kaderimizin de bu yönde değişmesi doğal
gerçekliğimiz olur.
97.) Düzgün bir insan olma isteği
ve gayreti: İnsan kendi isteği olduktan sonra, iradesini kullanarak akıl almaz
denilebilecek başarıları sağlar. İsteği harekete geçme gayret sarf etme
izlemelidir.
98.) İdraki geliştirme çabası:
Kendimizi tanımayı ve bilincimizi daha yükseltme isteğini yani gitgide daha
şuurlu olma isteği.
99.) Kendini geliştirmeye
adanmışlık: Başarıya giden yol, kendini amacına odaklamaktır. Sürekli amacına
odaklanan, hedef odaklı davranan kişi yerinde saymaz ve sürekli yol alır.
100.) Ertelememek: Tembel olmamak ve bahaneye sığınmadan, en kısa zamanda
harekete geçmek. Bir yazar bu durumu en sert vurgu ile, kitabında “köpek
tembelliği” diye tanımlamıştır. Mazeret üretmeden ilk fırsatta ve olabiliyorsa
şimdi “yaparım” deyin, ana hayat amacınız olarak kendinizi adayın ve hemen
harekete geçin.
08/05/2015 tarihinde düzenlenmiştir. Her hakkı saklıdır.
Kısmen dahi olsa, izinsiz ve link vermeden başka ortamlarda paylaşımı yasaktır.
Telif hakkı: 20.000 $